9 Ağustos 2014 Cumartesi

Ölmeden Yazdım

Ölmeden Yazdım 

Ölmeden Yazdım 
Ne olacaktı ?
Ne olmalıydı ?
Ayıp olur mu?
Ayıp mıydı kilometrelerce uzaktan sesini duymak kuşların
bastırılmamış duygularını yüreğinden çıkarıp dinletmek kulaklığında
sonsuz bir orman,kara parçasına karşı gelir miydi
karşılık bulamamak ağaçları kesmek için yeterli miydi?
Bilmem kaç yüz bin yıllık tarihime çınar demek kadar küçük mü yaşamak
bir yaşamak olsaydın sen,ben mezarıma girmezdim huzurdan
bulaşmaz mı kan lekesi hepimize biraz,hepimize biraz benden olsun
bana biraz senden koy.
Ben bir hata başında anlamışsam hata olduğunu,
kesmezdim bilseydim fidanların ağaç olduğunu,
suya sokup kafanı gündüze başlamak mı yaşamak
günün ilk sigarasını yalnız içmek mi
yalnız olmak mı kalabalık arasında dolaşmak
dolaşmak yalnızlıksa kime kalır yaşamak
kimin öncü olduğuna karar verildi mi bu sabah
sabaha karşı ölümü öptüm başucumda bir babam
bir keder parçacığı düşerken içinde alev olur
büyür çığ gibi karışır damarlarına,gezer içinde dert,
içince dert,içimde dert,
içimdeki ses alışkın değil böyle günaydın duyulmadı,
hoş,iyi geceleri kendimden başkası almadı
geçen gece gelen kimdi ben tanımadım,
kendime kapı açtım ardıma kadar
arkamdan kapattım
bir insan dolaşır odamda benden öte bende bilmem
bir insanın dolaştın mı yüreğinde,yüreğinden öte,
sen karışma dediklerin karışmışsa her şeyine
her şeyini al git bir daha geri dönme
gökyüzünü karıştırma bu ikimizin arasında
Gökkuşağı siyahı sevmedi değil,
siyah gökkuşağına dönmedi bir daha.
Karanlıklar çıkacaksa aydınlığa,aydın olur bu dünya
karanlıklar varsa,nerede kaldı bu dünya
sen kimsin tanımıyorum ama biraz rakı varsa alırım,
dün gece 2 kadeh doldurup kendimle ağlamışım
ölürsem susarım,ölmeden yazdım.

S.r.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder